Uzamış Yas
Ölüm hayatın ayrılmaz bir parçasıdır ve herkes eninde sonunda sevdiği birinin kaybını yaşar. Sevilen birinin kaybı evrensel bir olgu olmasına rağmen, herkes bunu farklı şekilde deneyimler. Keder, sevilen birini kaybettikten sonra hissedilen doğal bir duygudur. Yas tutan kişi yoğun, acı verici duygular yaşayabilir, sık sık kaybı düşünebilir ve günlük hayatına devam etmekte zorlanabilir. Ancak, zamanla, insanların büyük çoğunluğu durumu kabullenir. Böylece kişi, yas tutmaya devam etse bile ilk tepkiler ortadan kalkar ve profesyonel yardıma ihtiyaç duymadan hayatına devam eder.
Fakat bazı kişiler kaybı kabul etmekte zorlanır ve şiddetli yas tepkileri vermeye devam eder. Bu duruma uzamış yas denir. Uzamış yası olan kişi, kaybından sonra ölen kişiye yoğun özlem duyar, duygusal olarak acı hisseder ve zihni ölen kişinin düşünceleri veya anılarıyla meşguldür. Bunlara ek olarak üzüntü, suçluluk, öfke, inkar, kendini suçlama, olumlu duyguları hissedememe, duygusal olarak donukluk, ölümün gerçek olduğunu kabul etmede güçlük, sanki kendinden bir parça kaybetmiş gibi hissetmek ve gündelik sosyal aktivitelere katılmakta güçlük çekme eşlik edebilir.
Uzamış Yas İçin Risk Faktörleri
Uzun süreli yas sürecini öngören birkaç faktör vardır. İntihar veya cinayet gibi beklenmedik veya şiddetli kayıplar yaşayan bireylerin, gerçeklikle yüzleşme ve anlamlandırma konusunda daha fazla zorluk çekmeleri nedeniyle karmaşık bir yas geliştirme olasılıkları daha yüksektir. Ayrıca ölen kişinin yaşı, yakınlık derecesi, bakım veren kişi olması, kaybın yaşandığı zaman ve sosyal desteğin eksikliği daha şiddetli tepkilerle ilişkilidir. Yas tutan kişinin psikolojik durumu da uzun süreli yas olasılığının artmasında etkilidir. Geçmiş travma veya erken kayıp deneyimleri, duygudurum ve anksiyete bozuklukları, madde kullanımı tanıları bu olasılığı artırır.
Uzamış Yasın Etkileri
Kayıp sonrası yas sürecinin doğal gerçekleşen, iyileşmenin zor ve acı verici olduğu unutulmamalıdır. Fakat bazı durumlarda kayıp sonrası yas süreci çeşitli psikolojik ve fizyolojik zorlukları ortaya çıkarabilir. Bunlar:
-
Mutsuzluk ve anksiyete
-
Depresyon
-
Madde kullanımı, kan basıncının artması
-
Kalp atış hızının artması ve kortizol düzeyinin yükselmesi
-
Uyku bozuklukları
-
Bağışıklık sisteminin bozulması
-
Kalp krizi
Uzamış Yas Davranışları Nelerdir?
Uzamış yas bozukluğu yaşanılan duygusal acı ve yoğun özlem duygusuyla baş edebilmek için ortaya çıkan bir dizi davranışla sürer. Uzamış yasta kişiler kaybın üzüntüsünü ve acısını arttıran hatırlatıcılarından kaçınmaya çalışırken; ölen kişiye duydukları özlemi de yakınlık arama davranışları ile azaltmaya çalışırlar. Acıyı ve kaybın üzüntüsünü tetikleyen, kaybı hatırlatan şeylerden kaçınma davranışları;
-
Ölen kişinin resimlerine ve eşyalarına bakmamak,
-
Onun sevdiği yemekleri pişirmemek ve yememek,
-
Onun öldüğü yere gitmemek,
-
Onun hakkında konuşmamak,
-
Mezarını ziyaret etmemek,
-
Onun sevdiği müzikleri dinlememek,
-
Ölmeden önce birlikte gittikleri yerlere gitmemek gibi görülebilir.
Özlem duygusunu azaltmaya yönelik yakınlık arama davranışları;
-
Ölen kişinin resimlerini görüş alanı içinde tutmak veya ısrarla bakmak,
-
Onun eşyalarını kaldırmamak ve hep görüş alanında tutmak ve onlara sürekli bakmak,
-
Üzerinde ölen kişiye ait eşya taşımak,
-
Ölen kişiyle önceden gittikleri yerlere ısrarla gitmek,
-
Onun hakkında sürekli konuşmak
-
Sık sık mezarını ziyaret etmek gibi tekrarlayıcı eylemler şeklinde görülebilir.
Tüm bu yas davranışları ritüalistik şekilde devam eder ve yas tutan kişi için bu kaçınma ya da yakınlık arama davranışları anlık olarak daha iyi hissettirirken, uzun vadede kişinin ölümün gerçekliği ve getirdiği duygusal zorlukla karşılaşmasını engeller. Zaman içinde hayat kalitesinin ve gündelik işlevselliğin bozulmasına neden olur. Bu gibi durumlarda bir psikiyatri hekiminden ya da klinik psikologdan destek alınması faydalı olabilir.
Klinik Psikolog
Ezgi Ceren Şahin